Kemikli Turna Balığı
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yafl: 54 - 37 milyon yıl
Bölge: Green River Oluşumu, Wyoming, ABD
Bugüne kadar elde edilen yüzlerce kemikli turna balığı fosili, bu canlıların milyonlarca yıldır en küçük bir değişikliğe uğramadıklarını göstermektedir. Resimde görülen 54 - 37 milyon yıllık kemikli turna balığıyla, günümüz denizlerinde yaşayanları arasında hiçbir fark yoktur. Bu farksızlık, Darwinistlerin açıklayamayacağı bir durumdur ve Yaratılış gerçeğini bir kez daha ispatlamaktadır.
Vatoz Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Vatoz balıkları, kıkırdak yapılı deniz canlılarındandır. Herhangi bir tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarında, kuyruklarındaki zehirli iğneyi batırarak kendilerini savunurlar. Gözleri bedenlerinin üzerinde, ağızları ise bedenlerinin altında yer alır. Yiyeceklerini, tıpkı köpek balıklarında olduğu gibi, koku duyularını ve elektriksel alıcılarını kullanarak bulurlar. Çoğu zaman yalnızca gözleri ve kuyrukları görülecek şekilde, deniz dibinde gömülü olarak yaşarlar. Resimdeki fosil, vatoz balıklarının evrim geçirmediğini gösteren bir delildir. 50 milyon yıl önceki vatoz balıkları, günümüzdekilerden farksızdır. Milyonlarca yıl geçmesine rağmen, vatoz balıklarının yapılarında bir değişiklik olmamıştır. Evrimcilerin iddiaları doğru olsaydı, bu zaman zarfında vatoz balıkları değişik aşamalardan geçmeli ve bu aşamaları gösteren pek çok fosil kaydı olmalıydı. Ancak bulunan her fosil, günümüzdeki vatoz balıklarıyla geçmişte yaşayanların aynı olduğunu göstermekte, yani evrimcilerin iddiasını çürütmektedir. |
Sardalya Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Eğer evrimcilerin iddiaları doğru olsaydı, bulunan sardalya fosilleriyle günümüzde yaşayan sardalyalar arasında pek çok fark olması gerekirdi. Sardalya fosillerinde, Darwinistlerin iddia ettiği sözde evrim sürecinin izlerinin görünmesi gerekirdi. Ancak, böyle bir ize bugüne kadar rastlanmamıştır. Bundan sonra da rastlanması imkansızdır. Çünkü canlılık evrimcilerin iddia ettiği gibi kör tesadüflerin ürünü değildir. Canlıları üstün güç ve akıl sahibi Allah yaratmıştır. |
Ringa Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Yaşayan fosiller, canlıların evrim geçirmediklerini, yaratıldıklarını göstermektedir. Türler günümüzdeki beden yapılarına, evrimcilerin öne sürdüğü gibi tesadüfi bir değişim sürecinden geçerek ulaşmamışlardır. Hepsi Yüce Allah tarafından kusursuzca var edilmişlerdir ve yeryüzündeki varlıkları boyunca hep yaratıldıkları şekilde yaşamışlardır. Resimde görülen ringa balığı fosili de bu açık gerçeğin ispatlarından biridir. Milyonlarca yıl boyunca hiçbir değişime uğramayan ringa balıkları, var oldukları ilk gün nasıllarsa bugün de öyledirler. Diğer tüm fosiller gibi, bu fosil de evrim teorisinin yalanlar üzerine kurulu olduğunu söylemektedir. |
Darwinistlerin canlıların birbirlerinden türedikleri ve aşamalı olarak geliştikleri iddiası, levrek fosilleri tarafından bir kez daha yalanlanmaktadır. Resimde görülen fosil, levreklerin milyonlarca yıldır hiç değişmediklerini, evrimcilerin iddia ettiği gibi herhangi bir ara aşamadan geçmediklerini göstermektedir. 50 milyon önceki levrekler nasıl bir yapıya sahipse, günümüzdeki levrekler de aynı yapıya sahiptirler. |
Percopsidae Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Resimde görülen Percopsidae fosili, bu canlıların milyonlarca yıldır değişmeden varlıklarını devam ettirdiklerini, yani evrim geçirmediklerini göstermektedir. Eğer bir canlı, milyonlarca yıl önceki tüm özellikleriyle günümüzde kusursuz şekilde varlığını sürdürüyorsa ve hiçbir değişim geçirmediyse, bu durum Darwin'in öngördüğü aşamalı evrim modelini tamamen ortadan kaldıran güçlü bir kanıttır. Ve yeryüzünde bunu kanıtlayacak tek bir örnek değil, milyonlarca örnek bulunmaktadır. Söz konusu Percopsidae fosili de bu kanıtlardan sadece biridir |
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Ringa Balıkları Bu resimde, yüksek ihtimalle ani bir gömülme neticesinde, toplu olarak fosilleşmiş ringa balıkları görülmektedir. Kuyrukları ve yüzgeçleri hiç bozulmadan fosilleşmiş, göz çukurları ve kemik yapıları detaylı olarak muhafaza edilmiş olan bu ringa balıkları, tarihin hiçbir döneminde evrim yaşanmadığı gerçeğini gözler önüne sermektedir. |
Percopsidae Percopsidae'ye ait sayısız fosil örneği vardır. Bu fosil kayıtları, söz konusu balıkların milyonlarca yıldır aynı özelliklerle var olduklarını, herhangi bir evrim sürecinden geçmediklerini göstermektedir. |
Kum Balığı Resimde görülen kum balığı 50 milyon yaşındadır ve 50 milyon yıldır hiçbir değişime uğramamıştır. Günümüz denizlerinde yaşayan kum balıklarıyla aynı olan bu fosil, evrim teorisinin geçersizliğinin bir delilidir. |
Ringa Balıkları |
Ringa Balığı |
Güneş Balığı |
Lamprey Balığı |
Percopsidae |
Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi |
Işıkdak Balığı |
Levrek |
Ringa Balığı |
Ringa ve Güneş Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Levrek Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Güneş Balığı, Ringa Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Ringa Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Ringa Balıkları Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Ringa Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Ringa Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Deniz İğnesi Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi |
Güneş Balığı, Ringa Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Ringa Balığı ve Levrek Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Dişli Ringa Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Dişli Ringa Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Ciğerli Balık Dönem: Paleozoik zaman, Devoniyen dönemi |
Somon Balığı Kafası Dönem: Senozoik zaman, Pleistosen dönemi |
|
Kel Turna Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Kemikli Turna Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Coelacanth Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi |
Capros (Peri Balığı) Dönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi 35 milyon yıl önce yaşamış Capros (peri balığı)'nın bugün yaşayan örnekleriyle tıpatıp aynı olması, evrimin büyük bir yalan olduğunu gösteren en önemli delillerden biridir. Yaklaşık 150 yıldır devam eden paleontolojik çalışmalarda bir tane bile evrime delil olabilecek fosil bulunamamıştır. Elde edilen tüm fosiller, canlıların evrim geçirmediğini göstermektedir. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Coelacanth Dönem: Mezozoik zaman, Trias dönemi Coelacanth, yaklaşık 150 cm. boyunda, iri yapılı, zırhı andıran ve bütün gövdesini kaplayan kalın pullara sahip bir balıktır. Kemiklibalıklar (Osteichthyes) sınıflamasına aittir ve fosillerine ilk olarak Devoniyen dönemine ait katmanlarda rastlanmaktadır. 1938 yılına kadar birçok evrimci zoolog bu canlının, gövdesindeki iki adet çiftli yüzgeçleri kullanarak deniz tabanında yürüdüğünü ve coelacanthın, deniz-kara hayvanları arasında bir geçiş formu olduğunu varsayıyordu. Evrimciler bu iddialarına dayanak olarak ellerinde bulunan Coelacanth fosillerinin yüzgeçlerindeki kemikli yapıları gösteriyordu. Ancak 1938 yılında yaşanan bir gelişme bu ara tür iddiasını tamamen çürüttü. Güney Afrika Cumhuriyeti açıklarında canlı bir Coelacanth ele geçirildi! Üstelik en az 70 milyon yıl önce ortadan kalktığı düşünülen canlı türü üzerinde yapılan incelemeler Coelacanthların 400 milyon yıldır hiçbir değişikliğe uğramadıklarını gösteriyordu. |
Lübnan'da bulunan 144-65 milyon yıllık karides ve balık fosili | Fosilin zarar görmemesi için içinde fosil bulunan kaya parçasının özenle kırılması gerekir. Yukarıda resimlerde Haqil'deki kazı alanı ve burada yapılan çalışmalar görülmektedir. |
Köpek Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Yılan Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Uçan Balık Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Engerek Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Karides Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Uçan Balık Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Uçan Balık Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Yılan Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Yılan Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Köpek Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Büyük Ayı Istakozu Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Mersin Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Canlıların herhangi bir türünün sözde evrimi iddiasını destekleyecek herhangi bir ara form fosili bulunmadığı gibi, "balıkların evrimi" iddiasını destekleyecek bir fosil de yoktur. Aksine, tüm farklı balık kategorileri, fosil kayıtlarında bir anda ve hiçbir ataları olmadan ortaya çıkarlar. Yüz binlerce omurgasız fosili vardır, yüz binlerce balık fosili vardır, ama tek bir tane bile ara form fosili bulunamamıştır. Balıkların hep balık olarak var olduklarını gösteren yüz binlerce fosil örneğinden biri de 144 - 127 milyon yıllık mersin balığı fosilidir. |
Mersin Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
54-37 milyon yıllık levrek fosili |
TARİH BOYUNCA HİÇBİR CANLI TÜRÜNÜN KAFATASINDA DEĞİŞİKLİK OLMAMIŞTIR Canlıların tüm uzuvları ve özellikleri gibi, kafatasları ve baş yapıları da milyonlarca yıldan beri aynıdır. Hiçbir canlının kafatasında evrimsel bir değifliklik yaşanmamıştır. Nasıl bunca canlı milyonlarca yıldır evrim geçirmeden aynı kaldıysa, insan da evrimsel bir değişiklik geçirmemiş, tüm anatomik özellikleriyle hep insan olarak var olmuştur. Evrimcilerin insanın sözde evrimin delili olarak ortaya koydukları kafatasları ise, ya soyu tükenmiş maymunlara ya da bugün artık yaşamayan farklı insan ırklarına aittir. Ve bunların hiçbiri evrimin delili değildir. 54 - 37 milyon yIllık çamur balığı fosili |
48 - 37 milyon yıllık ringa balığı fosili |
Mersin Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi |
Mersin Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi |
Kara Balık Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi |
Mersin Balığı
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 146 - 65 milyon yıl
Bölge: Jiulongsong Oluşumu, Liaoning, Çin
Fosil kayıtları, diğer canlı sınıflamaları gibi balıkların da yeryüzünde aniden ve özgün yapılarıyla ortaya çıktığını göstermektedir. Balıklar, arkalarında hiçbir "evrim" süreci olmadan, kusursuz anatomileriyle bir anda yaratılmışlardır. Günümüzdeki mersin balıklarından hiçbir farkı olmayan, 146 - 65 milyon yıllık mersin balığı fosili bu gerçeğin bir örneğidir.
50 milyon yıl yaşındaki alabalık fosilinin günümüzde yaşamakta olan örneklerinden hiçbir farkı bulunmamaktadır. |
Uçan Balık |
Mersin Balığı |
Vatoz |
Dikenli Vatoz ve Ringa Resimde görülen fosilde Dasyatidae (dikenli vatozlar) familyasına dahil bir dikenli vatoz ve ringa balığı birarada bulunmaktadır. Günümüzde yaşayan dikenli vatozların ve ringaların bundan on milyonlarca yıl önce yaşamış olan örneklerinden hiç farkı olmadığını ortaya koyan bu fosil, evrimi geçersiz kılan sayısız delilden biridir. |
Keman Vatozu |
Çamur Balığı Esoen dönemine ait bu çamur balığı fosili, on milyonlarca yıldır değişmeyen yapısıyla evrim teorisine meydan okumaktadır.
|
Testereli Vatoz Bu balıkların kılıç gibi uzayan üst çenelerinin iki yanında keskin çıkıntılar vardır. Bu yapıları nedeniyle "testereli" vatoz ismini almışlardır. |
Vatoz |
Küre Balığı Tetraodontidae (küremsi balıklar) familyasına dahil olan bu balıkların büyük kısmı, vücutlarında bulunan bir bakteri yüzünden oldukça zehirli olan tetradotoxin maddesi içerirler. Tetradotoxin, hücrelerin iletişim kabiliyetlerini durduran ve 1 mg'ı bir insanı öldürebilecek güçte bir zehirdir. Bu balıklar çok sert ve esnek bir deriye sahiptir. Çenelerinin altında bulunan bir kemik yardımı ile korktukları ya da tehlikede oldukları zaman su yutup bu kemik ile kilitleyerek boyutlarını iki katına çıkartabilirler. Resimde 150 milyon yıl önce yaşamış bir küre balığı görülmektedir. Günümüzdeki küre balıklarıyla gerek görünüm gerekse yapı olarak tıpatıp aynı olan bu canlılar, evrimin hayal ürünü bir hikaye olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. |
Coelacanth Evrimcilerin soyu tükenmiş bir ara-geçiş canlısı olarak ortaya attıkları ama günümüzde halen yaşayan bir dip balığı olduğu anlaşılan Coelacanth gibi canlıların fosilleri, evrim teorisinin değişim senaryosunu yalanlayan çok çarpıcı bir tablo çizmektedir. Coelacanth'ın canlı örneklerinin bulunmasıyla bu canlı hakkındaki iddiaların bir aldatmacadan başka bir şey olmadığı da ortaya çıkmış oldu. Ayrıca evrimciler bu canlıyı hep sığ sularda yaşayan ve sudan çıkmaya hazırlanan bir sürüngen adayı olarak tanıtmışlardı. Oysa Coelacanth'ın gerçekte okyanusun en derin sularında yaşayan ve 180 m derinliğin üzerine hemen hiç çıkmayan bir dip balığı olduğu anlaşıldı. Yaklaşık 400 milyon yıldır varlığını devam ettiren Coelacanth evrimcileri açmaza sokan bir balıktır. 400 milyon yıllık bir süre boyunca Coelacanth'da hiçbir değişiklik yaşanmaması, canlıların evrimle ortaya çıktığı ve birbirlerinden türedikleri iddiasını yalanlamaktadır. Dahası Coelacanth, evrimcilerin hayali bir geçişle birbirine bağlamaya çalıştıkları kara ve deniz canlıları arasındaki derin uçurumu bir kez daha ortaya çıkarmaktadır. Evrimin Hiç Yaşanmadığını Göstermektedir Coelacanth'ın canlı olarak yakalanmasından sonra üzerinde yapılan anatomik incelemeler de evrimcileri yalanlayan pek çok bulgu ortaya koymuştur. Bundan 400 milyon yıl önce, sözde ilkel canlıların yaşadığı iddia edilen bir dönemde, Coelacanth'ın günümüzdeki pek çok balıkta dahi olmayan son derece kompleks özelliklere sahip olduğu anlaşılmıştır. Bunlardan biri, canlının çevredeki elektromanyetik alanlara duyarlı olmasıdır. Bu, Coelacanth'ın kompleks bir duyu organına sahip olduğunu göstermektedir. Bilim adamları, balığın rostal organının beyne bağlandığı sinirlerin düzenine bakarak, bu organın elektromanyetik alanları algılama görevi yürüttüğünü kabul etmektedirler. Coolacanth'ın kompleks yapısı ve özellikleri karşısında evrimcilerin içine düştüğü şaşkınlık Focus dergisinde şöyle ifade edilmektedir: Fosillere göre, balıkların ortaya çıktığı tarih, günümüzden yaklaşık 470 milyon yıl öncesine denk geliyor. Coelacanth'ın ortaya çıkması ise bu tarihten 60 milyon yıl sonra. Çok ilkel özelliklere sahip olması beklenen bu yaratığın, son derece karmaşık bir yapı sergilemesi şaşkınlık uyandırıyor. |
Uçan Balık |
Bu kedi balığı fosili, bulunduğu taşın her iki tarafında da görülen çift taraflı bir fosildir. |
Keman Vatozu |
Resimdeki vatoz fosili çift parçalı bir fosildir. Evrim teorisi, Pikaia gibi ilk kordalıların zamanla balıklara dönüştüğünü varsayar. Ancak "kordalıların evrimi" iddiasını destekleyecek herhangi bir ara form fosili bulunmadığı gibi, "balıkların evrimi" iddiasını destekleyecek bir fosil de yoktur. Aksine, tüm farklı balık kategorileri, fosil kayıtlarında bir anda ve hiçbir ataları olmadan ortaya çıkarlar. Evrimci paleontolog Gerald T. Todd, "Kemikli Balıkların Evrimi" başlıklı bir makalesinde bu gerçek karşısında şu çaresiz soruları sıralar: "Kemikli balıkların her üç sınıfı da, fosil tabakalarında aynı anda ve aniden ortaya çıkarlar... Peki ama bunların kökenleri nedir? Bu denli farklı ve kompleks yaratıkların ortaya çıkmasını ne sağlamıştır? Ve neden kendilerine bir ata oluşturabilecek canlıların izlerinden eser yoktur?" (Gerald T. Todd, "Evolution of the Lung and the Origin of Bony Fishes: A Casual Relationship", American Zoologist, cilt 26, no. 4, 1980, s. 757) Evrimcileri böyle itiraflarda bulunmaya iten fosil örneklerinden biri de burada görülen 90 milyon yıllık vatoz fosilidir. Vatozların 90 milyon yıldır hiç değişmediklerini gösteren bu fosil, aynı zamanda evrim yaşanmadığının da bir ispatıdır. Resimlerde Lübnan'daki An-Namoura fosil sahası ve bu sahada yapılan çalışmalar görülmektedir. Dünyanın dört bir yanında evrimin yaşanmadığını gösteren sayısız fosil elde edilmişken, evrimcilerin ısrarla bu gerçeği göz ardı etmelerinin hiçbir manası yoktur. |
Kedi Balığı |
Vatoz
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 90 milyon yıl
Bölge: Lübnan
150 yıldır yapılan kazı çalışmaları bunun gibi milyonlarca evrim aleyhinde delil ortaya koyarken, Darwinistlerin iddialarını teyit eden hiçbir bulgu elde edilmemiştir. Fosillerin evrim teorisini desteklemediği evrimci yayınlarda dahi dile getirilen bir gerçektir. Science dergisinde yer alan bir makalede şöyle denilmektedir:
"Evrimsel biyoloji ve paleontoloji alanlarının dışında kalan çok sayıda iyi eğitimli bilim adamı, ne yazık ki, fosil kayıtlarının Darwinizm'e çok uygun olduğu gibi yanlış bir fikre kapılmıştır. Bu büyük olasılıkla ikincil kaynaklardaki olağanüstü basitleştirmeden kaynaklanmaktadır; alt seviye ders kitapları, yarı-popüler makaleler vs... Öte yandan büyük olasılıkla biraz taraflı düşünce de devreye girmektedir. Darwin'den sonraki yıllarda, onun taraftarları bu yönde (fosiller alanında) gelişmeler elde etmeyi ummuşlardır. Bu gelişmeler elde edilememiş, ama yine de iyimser bir bekleyiş devam etmiş ve bir kısım hayal ürünü fantaziler de ders kitaplarına kadar girmiştir." (Science, 17 Temmuz 1981, s. 289)
Mene Maculata (Mene Balığı)
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 54 37 milyon yıl
Bölge: Monte Bolca, İtalya
Menidae familyasına dahil olan bu balık türüne özellikle Pasifik Okyanusu'nda sıkça rastlanır. Canlının, Senozoik zamana (65 milyon yıl günümüz) ait pek çok fosil örneği elde edilmiştir. Özellikle Monte Bolca Oluşumu'nda bulunan Mene Maculata türü fosiller, söz konusu canlıların milyonlarca yıldır değişmediğini gösteren önemli birer örnektir. Mene balıklarının hep aynı kaldıklarını gösteren bunun gibi pek çok fosil bulunmasına rağmen, balıkların evrimcilerin iddia ettiği gibi diğer canlılardan türediğini gösteren hiç fosil yoktur. Darwinistlerin balıkların nasıl ortaya çıktığı konusundaki iddialarının hiçbir kanıta dayanmadığını İngiliz Doğa Tarihi Müzesi yetkililerinden J. R. Norman şu sözlerle ifade etmektedir:
"Bu zamana kadar elde edilen jeolojik kayıtlar, balıkların kökenine dair hiçbir kanıt sunamadılar." (J.R. Norman, "Classification and Pedigrees: Fossils, A History of Fishes", British Museum of Natural History, 1975, s 343)
Mürekkep Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Coleoidea alt sınıfına dahil olan mürekkep balıkları, sekiz veya on kollu olan yumuşakçalardır. Evrimciler, diğer canlılarda olduğu gibi, yumuşakçaların da sözde ortak bir atadan meydana geldiğini öne sürer, ancak bu tezlerini bilimsel bulgularla destekleyemezler. Bu gerçeği yerli evrimcilerden Ali Demirsoy şu şekilde itiraf etmektedir: "Konunun başında, varsayılan bir yumuşakça atası düşündük ve ondan türeyen bu sınıfları türeyiş basamaklarına göre vermeye çalıştık.... yine ortak bir atada bütün sınıfları birleştirmek olanağını kuşkusuz bulamadık... Özünde tam bir yumuşakça atası tarif etmek, bugünkü bilgiler ışığında biraz olanaksız görülmektedir." (Ali Demirsoy, Yaşamın Temel Kuralları, Cilt II, Kısım I, s. 623624) |
Mersin Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi Fosil kayıtlarında çok eski dönemlerden itibaren izlerine rastlanan mersin balıkları, Acipenseriformes takımına dahildirler. Kuzey yarım küredeki tatlı sularda ve denizlerde yaşarlar. Mersin balıkları, on milyonlarca hatta yüz milyonlarca yıldır değişmeyen yapılarıyla, Darwinistlerin canlılığın ilkelden gelişmişe doğru evrimleştiği iddiasını yalanlayan canlılardan biridir. Fosil kayıtları, çok eski jeolojik dönemlerde dahi, modern örneklerinden hiçbir farkı olmayan, göz, solungaç, kan dolaşımı gibi kompleks sistemlere, ileri fizyolojik yapılara sahip canlıların yaşadığını ortaya koymuştur. Örneğin 1999 yılında elde edilen yeni bulgular, Kambriyen döneminde (543 490 milyon yıl) Haikouichthys ercaicunensis ve Myllokunmingia fengjiaoa olarak adlandırılan iki ayrı balık türünün var olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, evrim teorisinin canlıların ilkelden komplekse doğru geliştiği yönündeki iddiasına 'öldürücü bir darbe' indirmektedir. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Belonidae familyasına dahil olan zarganalar, ince uzun bir yapıya sahiptir. Sıçrayarak su yüzeyine çıkabilir ve kuyrukları üzerinde yeniden suya dönebilirler. Bunu, düşmanlarından kaçma yöntemi olarak kullanırlar. Fosil kayıtları tüm balık türlerinin kendilerine has özelliklerle var olduklarını, diğer türlerle aralarında sözde evrimsel bir ilişki olmadığını, "balıkların ortak atası" kavramının da bir hayal ürününden ibaret olduğunu göstermektedir. Yerli evrimcilerden Ali Demirsoy, farklı balık türlerinin birbirlerinden meydana geldiklerine dair iddiaların "varsayıma dayandığını" şöyle itiraf etmektedir: "Bilinen erken Paleozoik çenelilerden, kemikli balıkların ayrılması konusunda sadece varsayımlar vardır." (Ali Demirsoy, Yaşamın Temel Kuralları, Cilt III, Kısım I, sf. 248) Aslında sadece balıkların kökenine dair değil, Darwinistlerin canlılığın kökenine dair tüm iddiaları varsayıma dayanmakta, bilimsel bulgularla desteklenmemektedir. Bilimsel bulgular canlıların kör tesadüflerin değil, Rabbimiz olan Allah'ın eseri olduğunu ortaya koymuştur. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Eğer Darwinistlerin, canlıların birbirlerinden türedikleri iddiaları doğru olsaydı, iki farklı canlının özelliklerini taşıyan (örneğin yarı zargana yarı ringa, yarı köpek balığı yarı balina, yarı alabalık yarı timsah vs) pek çok fosil örneğine rastlamamız gerekirdi. Ancak böyle bir fosile hiç rastlanmamıştır. Aslında Darwin de, daha teorisini ortaya atarken bu durumun kendisi için ciddi bir açmaz olduğunu görmüştür. Bu yüzden, Türlerin Kökeni kitabının "Teorinin Zorlukları" (Difficulties on Theory) adlı bölümünde şöyle yazmıştır: "Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz..." (Charles Darwin, The Origin of Species, s. 172, 280) Darwin'in ardından, yaklaşık 150 yıl sonra, evrimcilerin karşısındaki soru halen aynıdır: Bugüne kadar milyonlarca fosil örneği elde edilmişken, neden bir tane dahi ara form fosili bulunamamıştır? Darwinist ön yargılarla düşünmeyenler için bu sorunun cevabı açıktır: Çünkü "ara canlılar" hiçbir zaman yaşamamıştır. Canlılar birbirlerinden türeyerek oluşmamışlardır. Canlıların her birini sahip oldukları üstün özelliklerle, Yüce Allah yaratmıştır. |
Coelacanth Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi 1938 yılından önce, evrimciler için Coelacanth fosilleri, büyük bir problemin çözümü olarak öne sürüldü. Evrimcilerin, canlıların denizden karaya hayali çıkışlarını belgeleyecek bir delile ihtiyaç vardı. İşte bu nedenle, bu senaryo için oldukça uygun buldukları Coelacanth fosilini alıp, üzerinde propaganda yapmaya başladılar. Canlının yüzgeçlerini "yürümek üzere olan ayaklar", fosilleşmiş bir yağ kesesini ise "ilkel bir akciğer" olarak yorumladılar. Ama bu yorumların hiçbir değerinin olmadığı bir müddet sonra çok çarpıcı bir delille ortaya çıktı. 1938 yılında Coelacanth'ın canlı bir örneğinin balıkçılar tarafından yakalanması, evrimciler için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Rhodes Üniversitesi'nde Kimya bölümü doçenti olan James Leonard Brierley Smith, yakalanan bu Coelacanth karşısında şaşkınlığını şu sözlerle dile getiriyordu: "... Balığı ilk gördüğümde bu görüntü beni beyaz parlak bir patlama şeklinde çarptı... Taştan bir baston gibi kalakalmıştım. Evet, hiçbir şüphe olmaksızın, her puluna, her kemiğine, her yüzgecine kadar bu gerçek bir Coelacanth idi." (Samantha Weinberg, A Fish Caught in Time; The Search For the Coelacanth, Perennial Publishing, 2000, s. 20) Coelacanth'ın yapısı ve iç organları üzerinde detaylı incelemeler yapıldı. Canlının iç organları, hiç de sandıkları gibi ilkel özellikler göstermiyor, canlı, hayali ilkel bir atayı temsil eden ara geçiş niteliklerini taşımıyordu. Canlı, evrimcilerin iddia ettikleri gibi ilkel bir akciğere sahip değildi. Evrimci araştırmacıların ilkel akciğer olduğunu düşündükleri yapı, balığın vücudunda bulunan bir yağ kesesinden ibaretti. Ayrıca, sudan çıkmaya hazırlanan bir sürüngen adayı olarak lanse edilen canlı, okyanusun en derin sularında yaşayan ve 180 m derinliğin üzerine çıkmayan bir dip balığıydı. Dolayısıyla, incelemeyi yapan Dr. Millot'a göre, aradıkları "kayıp halka"yı temsil etmesi gereken bu önemli canlı, sözde evrim geçirdiğini iddia ettikleri canlının ilkel özelliklerinden yoksundu. (Samantha Weinberg, A Fish Caught in Time; The Search For the Coelacanth, Perennial Publishing, 2000, s. 102) Bir başka deyişle balık, bir ara form değildi ve 400 milyon yıl boyunca derin denizlerde aynı kompleks özelliklerle yaşamıştı. |
Engerek Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Her ne kadar günümüzde Darwinistler ısrarla gizlemeye ya da inkar etmeye çalışsalar da, fosil kayıtlarının evrim teorisini desteklemediği, Darwin döneminden beri bilinen bir gerçektir. Bu nedenledir ki Darwin, teorisi için sorun oluşturan bu önemli meseleyi kitabında "tevil etmeye" (yani bahaneler öne sürerek bu sorundan kurtulmaya) çalışmıştır. Kitabının "Difficulties on Theory" (Teorinin Zorlukları) başlıklı bölümünde bu konuya özel bir yer ayırmıştır. Zamanında Darwin'in büyük tedirginlik duyduğu fosiller, bugün de evrimcileri ciddi açmaza sokan en önemli konulardan biridir. Çünkü fosil bulguları, tartışmasız bir şekilde, evrimi yalanlamakta, Yaratılış gerçeğini teyit etmektedir. Yaratılış gerçeğinin delillerinden biri de resimde görülen, günümüzde yaşayan örneklerinden hiçbir farkı olmayan, 95 milyon yaşındaki engerek balığıdır. |
Keman Vatozu Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Ele geçirilen keman vatozu fosilleri, hangi döneme ait olursa olsun, hep bir diğerinin aynısıdır. Her türlü özelliğiyle günümüz keman vatozlarına benzeyen bu fosiller, canlıların küçük değişikliklerle aşamalı olarak geliştikleri iddiasını yıkmaktadır. Allah tüm canlıları, bir örnek edinmeksizin, sahip oldukları mükemmel özelliklerle yoktan yaratmıştır. Allah'ın üstün yaratışının izleri olan fosiller, evrimcilerin yalanlarını her geçen gün daha da güçlü bir şekilde deşifre etmektedir. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Evrim teorisinin iddiasına göre, türlerin birbirlerinden evrimleşebilmeleri için, sürekli bir değişim içinde olmaları gerekir. Örneğin bir omurgasız canlının balığa, mesela zarganaya dönüşebilmesi için, çok uzun dönemler boyunca aşama aşama küçük değişiklikler geçirmesi gerekir. Daha sonra zarganalardan başka balık türlerinin meydana gelmesi için de benzer süreçler yaşanmalıdır. Ancak fosil kayıtlarında böyle bir sürecin yaşandığına dair en küçük bir bilgi bile yoktur. Resimdeki 95 milyon yıllık zargana balığı fosilinin de gösterdiği gibi, canlı türleri soyları devam ettiği müddetçe (milyonlarca yıl boyunca) hep ilk günkü özellikleriyle kalırlar. |
Yılan Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil kayıtları canlıların sadece belli türlerinin değil, bulguları elde edilen tüm türlerinin tarih boyunca hiç değişmediklerini göstermektedir. Evrimci bir yayın olmasına rağmen, Focus dergisinin Coelacanth'ın konu edildiği Nisan 2003 tarihli sayısında, bu gerçek şöyle dile getirilmektedir: "Oysa, Coelacanth gibi milyonlarca yıl öncesinden kalan fosilleriyle tıpatıp benzerlik içindeki organizmaların sayısı oldukça fazla. Örneğin, bir kabuklu türü olan Neopilina, 500 milyon yıldan beri; akrep, 430 milyon yıldan beri; zırhlı ve kılıç kuyruklu bir hayvan olan deniz canlısı Limulus 225 milyon yıldan beri; yalnızca Yeni Zelanda'da yaşayan bir tür sürüngen olan Tuatara da yaklaşık 230 milyon yıldan beri değişmedi. Eklem bacaklıların birçok takımı, timsahlar, deniz kaplumbağaları ve birçok bitki türü de uzayıp giden listenin bir parçası." Milyonlarca yıldır aynı olan canlılardan biri de resimdeki yılan balığıdır. 95 milyon yaşındaki yılan balığı fosili, canlıların tarih içinde değişim göstermediklerinin, yani evrim geçirmediklerinin ispatıdır. |
Mürekkep Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Mürekkep balıklarının tarih boyunca hep mürekkep balığı olarak var olduklarının ispatı olan resimdeki 95 milyon yıllık fosil, evrimcilerin iddialarına meydan okumaktadır. Mürekkep balıklarının evrim geçirdiğine dair en küçük bir delil dahi öne süremeyen evrimciler, fosil kayıtları karşısında büyük perişanlık içindedirler. |
Kedi Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinizm'in bilim dışı iddialarına göre bitkiler, havyanlar, mantarlar, bakteriler hep aynı kaynaktan gelmişlerdir. Hayvanların 100'e yakın farklı filumu (yani yumuşakçalar, eklembacaklılar, solucanlar, süngerler gibi temel kategorileri) hep tek bir hayali ortak atadan türemiştir. Teoriye göre omurgasız canlılar zamanla (ve tesadüfen) omurga kazanarak balıklara, balıklar amfibiyenlere, onlar sürüngenlere, sürüngenlerin bir kısmı kuşlara, bir kısmı ise memelilere dönüşmüştür. Teoriye göre bu dönüşüm yüz milyonlarca senelik uzun bir zaman dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerlemiştir. Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara tür"ün oluşmuş ve yaşamış olması gerekir. Ancak böyle bir ara türün izine fosil kayıtlarında hiç rastlanmamıştır. Fosil kayıtları her zaman, resimdeki 95 milyon yıllık kedi balığı gibi, tüm yapılarıyla hep noksansız var olmuş ve milyonlarca yıl boyunca hiç değişmemiş canlıların varlığını göstermektedir. Bu da, evrimin fosiller karşısında yenildiğinin ilanıdır. |
Istakoz ve Uçan Balık Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Resimde görülen ıstakoz fosilinin yanında bir de uçan balık fosili bulunmaktadır. Nephropsidae familyasına dahil olan bu ıstakozlar var oldukları ilk günden itibaren hiç değişmemişlerdir. Aynı gerçek, uçan balıklar için de geçerlidir. Fosil kayıtlarındaki bu değişmezlik, Darwinistleri büyük bir çıkmaza sokmaktadır. Fosillerin ortaya koyduğu somut bilgiler karşısında, Darwinist propagandanın etkili olması artık mümkün değildir. Darwinistler de Yaratılış gerçeğinin gizlenmesinin imkansızlığının farkına varmalı, dogmalarında ısrar etmekten vazgeçmelidirler. |
Vatoz Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi 95 milyon yıldır aynı kalan vatozlar çok önemli bir gerçeği tüm netliğiyle gözler önüne sermektedir: Canlıların yapısındaki değişmezlik, evrimi yalanlamaktadır. Evrim teorisi bilimsel bulgularla desteklenmeyen bir senaryodan ibarettir. Fosiller bu senaryonun gerçek dışı olduğunu deşifre etmiş, Yaratılış'ın reddedilmesinin mümkün olmadığını gözler önüne sermiştir. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Tarih boyunca yaşayan tüm zarganaların gözleri, yüzgeçleri, solungaçları, sindirim sistemleri, üreme sistemleri kısacası tüm özellikleri hep eksiksiz, özgün ve en uygun yapıda olmuştur. Üstelik bu yapılar bugün nasılsa bundan on milyonlarca yıl önce de aynıdır. Darwinistlerin iddialarına göre ise fosillerin bunun tam tersi bir tablo sergilemesi gerekirdi. Fosil kayıtları "yarım zargana"larla dolu olmalıydı. Fosillerin Darwinist tabloyla uyumlu olmaması, hatta tam tersine bir yapı sergilemesi, evrim teorisinin içine düştüğü perişanlığın ifadesidir. |
Mürekkep Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwin, teorisinin ancak fosil kayıtlarıyla doğrulanabileceğini biliyordu ve bu nedenle paleontolojik çalışmalara büyük umut bağlamıştı. Kitabının bir bölümünde şöyle diyordu: "Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayısız ara geçiş çeşitleri mutlaka yaşamış olmalıdır... Bunların yaşamış olduklarının kanıtları da sadece fosil kalıntıları arasında bulunabilir." 5 Ne var ki, Darwin'den sonra geçen yaklaşık 150 yıl içinde hiç ara geçiş formu fosili bulunmadı. Dolayısıyla Darwin'in iddiaları hiçbir zaman doğrulanmadı ve teyit edilmedi. Fosiller, Darwin'in evrim teorisini geçersizliği ispatlanmış bir teori olarak tarihe gömdü. Bu fosillerden biri de, günümüzdeki mürekkep balıklarının aynısı olan, resimdeki 95 milyon yıllık mürekkep balığı fosilidir. |
Kedi Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil kayıtları, canlıların soylarını devam ettirdikleri müddetçe değişmediklerini ortaya koymuştur. Resimdeki 95 milyon yıllık kedi balığı fosili de, milyonlarca yıldır değişmeyen canlılardan biridir. Bunun anlamı, canlıların sürekli değişerek ilkelden komplekse doğru geliştiği iddiasındaki evrimin geçerli olmadığıdır. Üç evrimci biyoloğun ortaklaşa kaleme aldıkları 1988 basımı Integrated Principles of Zoology (Zoolojinin Entegre Prensipleri) adlı kitapta evrimin canlılığın kökenine dair iddialarının gerçekleri yansıtmadığı şöyle açıklanmaktadır: "Pek çok tür milyonlarca yıl boyunca hiçbir değişiklik geçirmeden kalmakta, sonra ani bir şekilde yok olmakta ve onların yerine çok farklı formlar ortaya çıkmaktadır. Dahası, çoğu hayvan grubu fosil kayıtlarında, tamamen şekillenmiş biçimde, aniden ortaya çıkmaktadırlar ve onların ataları sayılabilecek bir gruba ait keşfedilmiş hiçbir ara form fosili bulunamamaktadır." (Hickman, C.P. [Professor Emeritus of Biology at Washington and Lee University in Lexington], L.S. Roberts [Professor Emeritus of Biology at Texas Tech University], and F.M. Hickman. 1988. Integrated Principles of Zoology. Times Mirror/Moseby College Publishing, St. Louis, MO. 939; (s. 866)) |
Keman Vatozu Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Rhinobatoidei alt takımına dahil olan keman vatozlarının özelliklerinden biri, vücutlarının yan kısımlarının bir gitarın ana hatlarını andıran şekilde girintili olmasıdır. Genellikle tropik denizlerin sahile yakın kısımlarında, deniz zemininde yaşarlar. Keman vatozlarının 95 milyon yıldır aynı kaldığını gösteren resimdeki fosil, evrimcileri derin bir sessizliğe mahkum etmektedir. On milyonlarca yıl boyunca değişmeden varlıklarını devam ettiren canlılar, evrimin yaşanmadığını, kendilerini Yüce Allah'ın yarattığını söylemektedir. |
Coelacanth Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Coelacanth, yaklaşık 150 cm. boyunda, iri yapılı, zırhı andıran ve bütün gövdesini kaplayan kalın pullara sahip bir balıktır. Kemiklibalıklar (Osteichthyes) sınıflamasına dahildir ve fosillerine ilk olarak Devoniyen (417 - 354 milyon yıl) dönemine ait katmanlarda rastlanmaktadır. Evrimciler yıllarca bu canlıya ait fosilleri ara form olarak lanse etmişler, ancak Coelacanth'ın canlı olarak yakalanması bu iddialarını geçersiz kılmıştır. Canlı üzerinde yapılan araştırmalar ise Darwinistleri bir kez daha yıkıma uğratmıştır. Peter Forey adlı evrimci paleontolog, Nature dergisinde yayınlanan bir makalede bu konuda şunları söylüyordu: "Coelacanthların tetrapodların atasına yakın olduğuna dair görüş uzun süredir kabul gördüğü için, Latimeria'nın (Coelacanth) bulunmasıyla birlikte, balıklardan amfibiyenlere geçiş hakkında doğrudan bilgilerin elde edileceği ümit edilmişti... Ama Latimeria'nın anatomisi ve fizyolojisi üzerinde yapılan incelemeler, bu ilişki varsayımının sadece bir temenniden ibaret olduğunu ve Coelacanth'ın bir "kayıp bağlantı" olarak gösterilmesinin bir dayanağının olmadığını ortaya koydu." (P. L. Forey, Nature, vol 336, 1988. s. 729) Coelacanth'ın kompleks yapısı ile ilgili son bilgiler, evrimciler için sorun oluşturmaya devam etmektedir. Focus dergisinde bu sorun şöyle ifade edilmektedir: "Fosillere göre, balıkların ortaya çıktığı tarih, günümüzden yaklaşık 470 milyon yıl öncesine denk geliyor. Coelacanth'ın ortaya çıkması ise bu tarihten 60 milyon yıl sonra. Çok ilkel özelliklere sahip olması beklenen bu yaratığın, son derece kompleks bir yapı sergilemesi şaşkınlık uyandırıyor." (Focus, Nisan 2003) Aşamalı bir evrim süreci beklentisi içinde olan evrimciler için, hayali ilkel canlıların bulunmasını bekledikleri dönemde, kompleks yapısıyla Coelacanth'ın ortaya çıkışı, elbette şaşkınlık uyandırıcıdır. Ama akılcı düşünen, tüm canlıların kompleks yapılarıyla Allah'ın dilediği şekilde ve dilediği zamanda aniden yarattığını kavrayabilen bir insan için bunda hiçbir şaşırtıcı yön yoktur. Allah'ın kusursuz yarattığı örnekler, Allah'ın gücünü ve kadrini takdir edebilmek için birer vesiledirler. |
Vatoz Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Elde edilen sayısız vatoz fosili içinde bir tane bile evrimcilerin iddialarına delil olarak gösterebilecekleri, sözde ilkel, yarı gelişmiş, iki farklı canlının özelliklerini taşıyan bir vatoza rastlanmamıştır. Bulunan her vatoz fosili, günümüzde yaşayan vatozların tıpatıp aynısı olan, onların sahip olduğu tüm özelliklere eksiksiz sahip olan canlılara aittir. Bu da, canlıların birbirlerinden türedikleri ve küçük değişiklilerle aşamalı olarak geliştikleri iddiasındaki evrimin geçersizliğini ortaya koymaktadır. Resimdeki 100 milyon yaşındaki vatoz fosili, canlıların evrim geçirmediklerini, yaratıldıklarını bir kez daha ispatlamaktadır. |
Kerevit Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Resimdeki kerevit 95 milyon yaşındadır ve günümüzdeki kerevitlerden hiçbir farkı yoktur. Aradan geçen 95 milyon yıl boyunca en küçük bir değişime dahi uğramayan bu canlılar, evrimcilerin iddialarının hayal ürünü birer hikaye olduğunu, bilimsel bilgi ve bulguların bu iddiaları desteklemediğini göstermektedir. Darwinistler, materyalist bakış açıları doğrultusunda bazı varsayımlarda bulunmayı ve bu varsayımları Latince kelimelerle, halk tarafından anlaşılması zor bilimsel ifadelerle süsleyip bilimsel bir gerçekmiş gibi sunmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Oysa, evrimin geçersizliğini gösteren kanıtlar son derece açık ve nettir. İlkokul çağındaki bir çocuk tarafından bile kolaylıkla anlaşılabilir. Bu kanıtlardan biri de, fosillerdir. Yüz milyonlarca yıl önce yaşamış canlılarla günümüzdeki örnekleri arasında hiçbir fark olmaması evrim kavramını yerle bir etmektedir. |
Vatoz Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinistler, tüm bulgu ve delillere rağmen Darwinizm'in bilim karşısında yenildiğini kabullenememektedir. 19. yüzyılın ilkel bilimsel koşullarında ortaya konan iddiaları körü körüne sahiplenmekte, ideolojik kaygılar ve birtakım ön yargılar nedeniyle bilimsel tüm verilere yüz çevirmekte, çeşitli sahtekarlıklara, çarpıtmalara, akıl ve mantık dışı açıklamalara başvurmaktadırlar. Ancak 150 yıldır ortaya çıkarılan milyonlarca fosil, evrim teorisinin savunulmasının artık asla mümkün olmadığını ifşa etmiştir. Fosillerin her biri, canlıların milyonlarca yıl boyunca değişmediklerini, yani evrim geçirmediklerini göstermekte, canlılığın kökeninin Yaratılış olduğunu söylemektedir. Bu fosillerden biri de resimde görülen 95 milyon yaşındaki vatoz fosilidir. |
Serranidae (Hani Balığı) Dönem: Senozoik zaman, Oligosen dönemi Perciformes (dikenli yüzgeçliler; levrekler) takımına dahil olan bu balıklar, Serranidae familyası altında sınıflandırılmıştır. Günümüzdeki Serranidae'lerin hem görünüm, hem de yapısal özellikler açısından aynısı olan yaklaşık 30 milyon yıllık Serranidae fosili evrimi geçersiz kılan delillerdendir. Darwinistlerin "balıkların evrimi" iddiaları, diğer tüm tezleri gibi, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir masaldan başka bir şey değildi. Çünkü evrimci literatüre baktığımızda, balıkların sözde evrimi için gösterilen bir ara geçiş formu iddiasıyla dahi karşılaşmayız. Evrimcilerin, omurgasız canlıların balıklara dönüştüğü iddiasını desteklemek için kullandıkları herhangi bir fosil yoktur. |
Uçan Balık Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil kayıtlarına göre canlı türleri, birbirinden bağımsız olarak, aralarında hiçbir atatorun ilişkisi olmadan yeryüzünde birden bire ortaya çıkmışlardır. Örneğin balıklar, evrimcilerin iddia ettiği gibi, omurgasız canlılardan meydana gelmemiş, sürüngenlere de dönüşmemişlerdir. Amerikalı paleontolog R. Wesson, 1991'de yayınlanan Beyond Natural Selection (Doğal Seleksiyonun Ötesinde) adlı kitabında fosil kayıtlarının canlılığın oluşumu hakkında verdiği bilgiyi şöyle aktarır: "Ne var ki, fosil kayıtlarındaki boşluklar gerçektir. Herhangi bir (evrimsel) soy oluşumunu gösterecek kayıtların yokluğu,açıkça görülmektedir. Türler genellikle çok uzun zaman dilimleri boyunca sabit kalırlar. Türler ve özellikle cinsler hiçbir zaman yeni bir türe ya da cinse doğru evrim göstermezler..." (R. Wesson, Beyond Natural Selection, MIT Press, Cambridge, MA, 1991, s. 45) |
Kum Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Evrim teorisi bilimsel olarak çürütülmüş olmasına rağmen bazı çevrelerce sürekli gündemde tutulmaktadır. Hiçbir bilimsel değeri olmayan hayali yarı maymun yarı insan çizimlerle, her bulunan fosilde "Kayıp halka bulundu" diyen haberlerle, "Atamız mikropmuş", "Maymundan bir farkımız yok", "Uzaydan mı geldik?", "Deney tüpünde evrim", gibi büyük puntolu başlıklarla, evrim teorisi sürekli delilleri bulunan, insan hayatının her yönünü açıklayabilen bir teori gibi yansıtılmaktadır. Oysa fosiller, bu haberlerin ve içeriklerindeki iddiaların birer safsatadan ibaret olduğunu göstermektedir. Resimdeki 95 milyon yaşındaki kum balığı fosilinde olduğu gibi, tüm fosiller canlıların milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediklerini, yani evrim geçirmediklerini ortaya koymuştur. Bu gerçek karşısında, evrimcilerin propagandaları çaresiz çırpınışlardan başka birşey değildir. |
Yılan Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Anguilliformes (yılanbalığımsılar) takımına dahil olan bu balıklar, Congeridae (deniz yılan balıkları) familyası içinde sınıflandırılmışlardır. Yılan balıklarını 95 milyon yıldır en küçük bir değişiklik dahi geçirmediğinin ispatı olan resimdeki fosil, Darwinizm'i çökerten milyonlarca fosil örneğinden sadece bir tanesidir. Yaklaşık 150 yıldır devam eden fosil araştırmaları, evrimcilerin teorilerini desteklemek için bir tane bile fosil ortaya koymamıştır. Öte yandan, canlıların sahip oldukları tüm özelliklerle aniden ortaya çıktıklarını ve milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediklerini, yani evrim geçirmeyip yaratıldıklarını ispatlayan sayısız fosil vardır. |
Elopidae (Kadın Balığı) Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil bulgularının evrim teorisini geçersiz kıldığını, evrimci fosil uzmanı David Pilbeam, şöyle itiraf eder: "Farklı bir bilim dalından zeki bir bilim adamını getirseniz ve ona elimizdeki yetersiz delilleri gösterseniz, kesinlikle 'Bu konuyu unutun, devam etmek için yeterli dayanak yok' diyecektir." (Pilbeam, The Making of Mankind, London, 1981, s. 43) Darwinistlerin bu dayanaksızlığı görmemekteki ısrarının bir anlamı yoktur. Evrim teorisi, bilimsel bulgular karşısında yenilgiye uğramış, fosil bulguları evrimi yıkmıştır. Resimdeki 95 milyon yaşındaki Elopidae fosili de evrimi yıkan bulgulardan biridir. |
Kum Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinistler canlı türlerinin birbirlerinden uzun zamanlar içinde evrimleşerek çoğaldıklarını iddia ederken bugün bilinen temel canlı kategorilerinin tamamına yakınının, 530520 milyon yıl önce, "Kambriyen dönemi" adı verilen jeolojik devirde, aynı anda ve aniden ortaya çıktıklarını düşünmezler. Fosil kayıtlarında izi görülen tüm canlıların hiçbir değişime uğramadıkları gerçeğinin evrim teorisini temelden yıktığını kavrayamazlar. Evrimciler düşünmemekte ve kavramamakta ısrar etseler de, resimdeki 95 milyon yıllık kum balığı fosili gibi bulgular, evrimin geçersizliğini gözler önüne sermiştir. |
Elopidae (Kadın Balığı) Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Micheal Ruse, evrimcilerin fosil kayıtları karşısındaki zorluklarını şöyle özetlemektedir: "Tabii bulabilirse eğer, ara geçiş formlarının neden var olması gerektiğini göstermeli ve aynı zamanda fosil kayıtlarının neden böyle aniden başladığını açıklamalıydı. Fosil kayıtları en ilkelden, en kompleks canlıya doğru aşamalı olarak gitmemekte, fakat gerçekten oldukça kompleks ve gelişmiş canlı formlarını içeren bir patlamayla başlamaktadır." (Michael Ruse, The Evolution Wars: A Guide to the Debates , Rutgers University Press, 2001, s. 49) Darwinistlerin bu dayanaksızlığı görmemekteki ısrarının bir anlamı yoktur. Evrim teorisi, bilimsel bulgular karşısında yenilgiye uğramış, fosil bulguları evrimi yıkmıştır. Resimdeki 95 milyon yaşındaki Elopidae fosili de evrimi yıkan bulgulardan biridir. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bugüne kadar elde edilen tüm zargana fosilleri, tüm yapılarıyla tam ve noksansızdır. Zarganaların bir başka balıktan türediğine ya da aşama aşama bugünkü halini aldığına dair fosil kayıtlarında hiçbir delil yoktur. Bu, Darwinistlerin iddialarını geçersiz kılan, Yaratılış'ın ise açık bir gerçek olduğunu ortaya koyan bir bilgidir. |
Yılan Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil kayıtlarında farklı canlı türlerinin sözde atası olacak bir tek canlı örneğine dahi rastlanmamıştır. Örneğin, yılan balıklarının hep yılan balığı olduğunu gösteren sayısız fosile karşın, bir tane bile yılan balığının atası olduğu söylenebilecek fosil yoktur. Evrimcileri büyük bir açmaza sokan bu gerçek, pek çok bilim adamı tarafından da dile getirilmektedir. Indiana Moleküler Biyoloji Enstitüsü Başkanı Prof. Rudolf A. Raff ve Indiana Üniversitesi'nden Thomas Kaufman konuyla ilgili şunları söylemektedirler: "Fosil türleri arasındaki atalara veya ara geçiş formlarına ait fosillerin eksikliği sadece erken metazoan dönemine özel bir gariplik değil. Boşluklar genel olarak var ve fosil kayıtları boyunca geçerli." (Raff and Kaufman, Embryos, Genes and Evolution: The DevelopmentalGenetic Basis of Evolutionarny Change, Indiana University Press, 1991, s. 34) |
Kum Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bugüne kadar hiç yarım yüzgeçli, yarım solungaçlı, sindirim sisteminin sadece bir kısmı oluşmuş, gözünün biri henüz meydana gelmemiş garip bir kum balığı fosiline rastlanmamıştır. Bulunan her kum balığı fosili, günümüzdeki kum balıklarının sahip olduğu görünüme ve yapıya tam olarak sahiptir. Bu da, canlıların kademeli olarak geliştikleri yani küçük değişiklikler geçirerek ilkelden gelişmişe doğru evrimleştikleri iddiasında olan Darwinizm'i geçersiz kılmaktadır. |
Kum Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinistlerin, omugasızlardan balıklara, balıklardan sürüngenlere, sürüngenlerden memelilere ve kuşlara geçişi gösteren tek bir delil dahi sunamamaları, en büyük açmazlarıdır. Evrimci paleontolog Stephen Jay Gould, bu hayali geçişlerin delillendirilememesinin evrimcilerin "rahatsız edici bir problemi" olduğunu şöyle ifade eder: "Temel geçişler arasındaki ara aşamaları gösteren fosil delillerinin olmaması, aşamalı evrim teorisi için kalıcı ve rahatsız edici bir problemdir." (Stephen Jay Gould, "Is a New and General Theory of Evolution Emerging?", Paleobiology 6, 1980, s. 119130; Evolution Now: A Century After Darwin, Maynard Smith (editör), Freeman, 1982, s. 140) |
Cichlidae Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bugüne kadar evrimcilerin, kendilerince evrimin delili olarak sundukları fosillerin birçoğunun ya sahte olduğu anlaşılmıştır ya da evrimcilerin fosiller üzerinde taraflı ve bilimsel yöntemlere uygun olmayan yorumlar yaptıkları ortaya çıkmıştır. Örneğin, 100 yıldır "en önde gelen ara form" olarak sunulan Archaeopteryx adlı fosil kuşun, iddia edildiği gibi bir "ilkel kuş" ve "ara form" olmadığı, Archaeopteryx'ten 70 milyon yıl önce yaşamış kusursuz bir kuş olan Longisquama'nın bulunmasıyla kesin olarak anlaşılmıştır. Kısaca, evrimcilerin evrimin delili olarak öne sürebilecekleri bir tek fosil örneği dahi yoktur. Fosil kayıtları, resimdeki 100 milyon yıllık Cichlidae fosilinde görüldüğü gibi, Yaratılış'ın açık delillerini gözler önüne sermektedir. |
Centriscus (Çulluk Balığı) Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi Fosiller balıkların hep balık olarak var olduklarını, bir başka canlıdan kademeli olarak türemediklerini ispatlamıştır. Solungaçları yarı gelişmiş, sindirim sistemi henüz oluşmamış, yüzgeçlerinin sadece bir kısmı olan garip bir canlıya ait fosil hiç görülmemiştir. Bulunan her balık fosili, söz konusu balığın ait olduğu familyaya dair her türlü özelliğe tam ve kusursuz şekilde sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin resimdeki 23 - 5 milyon yıllık ustura balığı fosili, ustura balıklarının milyonlarca yıldır hiç değişmeden aynı olduklarını ortaya koymaktadır. Bu gerçekler karşısında Darwinistler, dogmatik biçimde körü körüne evrim masalına sahip çıkmaktan vazgeçmeli, bilimin gösterdiği gerçeği kabullenmelidir. Bilim, evrimsel bir sürecin hiç bir zaman yaşanmadığını ispatlamış, canlıları Allah'ın yarattığını gözler önüne sermiştir. |
Percopsidae Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Percopsiformes takımına dahil olan bu balıklar genellikle Kuzey Amerika'daki tatlı sularda yaşarlar. Bazı evrimciler bu takımdaki balıkların ilkel yapılara sahip olduğunu iddia ederler. Oysa yapılan incelemeler, söz konusu canlıların çok kompleks yapılara sahip olduğunu ortaya koymuştur. Hatta bazı familyalar, yuva yapımı ve yavru bakımında gösterdikleri olağanüstü özelliklerle evrimcileri büyük şaşkınlığa uğratmaktadır. Resimdeki fosil yaklaşık 50 milyon yaşındadır ve bu balıkların 50 milyon yıldır aynı şekilde yaşamlarını devam ettirdiklerini göstermektedir. |
Uçan Balık Dönem: Meozoik zaman, Kretase dönemi Darwinist mantık, son derece komik ve bilim dışı iddialara sahiptir. Örneğin, eğer evrimcilerin iddia ettiği gibi canlılık sürekli bir değişim ve dönüşüm içinde olsaydı, uçan balıkların çoktan kanatlanıp uçmaları, uçan garip varlıklara dönüşmeleri gerekirdi. Ne var ki bu canlılar on milyonlarca yıldır, evrimcilerin iddialarının aksine, en küçük bir değişiklik dahi geçirmeden yaşamlarını devam ettirmektedir. 95 milyon yıl önce yaşayan uçan balıklarla, bugünkü örneklerinin aynı olması tüm evrimci mantıkları çökertmektedir. |
Mersin Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi Acipenseriformes takımına dahil olan mersin balıklarının, diğer tüm canlılar gibi, fosil kayıtlarında herhangi bir evrimsel atası yoktur. Tarih boyunca hep mersin balığı olarak var olmuşlardır. Bu gerçek, Darwinizm'in en büyük sorunlarından biri olan ara geçiş açmazını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Darwinistlerin öne sürebilecekleri hiçbir ara form fosilinin olmayışını, paleontolog Colin Patterson Evolution (Evrim) isimli kitabında, ara geçiş formlarından hiç bahsetmeyerek ortaya koymuştur. Kendisine bunun nedenini soranlara bir mektubunda şöyle itirafta bulunmaktadır: "Kitabımda evrimsel geçiş formları ile ilgili illüstrasyonların eksik olduğu görüşünüze tamamıyla katılıyorum. Eğer herhangi bir canlı veya fosil bilseydim, tabii ki bunu kitabıma ilave ederdim... Ben bir paleontolog olarak, fosil kayıtlarının atalarını tanımlama ile ilgili felsefi problemlerle sarılmış durumdayım. Bir türün hangi tür canlıdan geldiğini gösteren bir fosil fotoğrafı göstermemi istemişsiniz, böyle bir fosil kaydı mevcut değil." (L.D.Sunderland, Darwin's Enigma: Fossils and Other Problems, 4. Baskı, Master Books, 1988, 10 Nisan 1979 tarihli mektuptan) |
Centriscus (Çullukbalığı) Dönem: Senozoik zaman, Pliosen dönemi Evrimci Stephen Jay Gould, fosillerin evrim teorisini hiçbir zaman desteklemediğini şöyle ifade eder: "Fosil kayıtlarında ara geçiş formlarına neredeyse yok denecek kadar az rastlanması, paleontolojinin en önemli sırlarındandır. Bizler kendimizi canlılık tarihinin tek gerçek öğrencileri olarak nitelendiriyoruz. Ancak favori tezimiz olan "evrimin doğal seleksiyon yoluyla gerçekleştiği" iddiasını koruyabilmek için verilerimiz o kadar kötü ki, ortada çalışılabilecek bir süreç kalmıyor." (Stephen Jay Gould, Natural History, Vol. 86 (5), Mayıs 1977, s.14) Evrimciler bu durumu kendilerince bir sır olarak nitelendirmektedirler. Oysa ortada bir sır değil, açık bir gerçek vardır: Fosiller, Yaratılış gerçeğini gözler önüne sermektedir. |
Mürekkep Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinistler, canlıların birbirlerinden türediklerini iddia ediyorlarsa, bu iddialarını ancak geçmişte yaşamış ara formlara dair fosilleri ortaya koyarak ispatlayabilirler. Bulmak zorunda oldukları ara formlar, iki canlı türü arasında kalan, ancak eksik ve yarım organlara sahip canlılar olmalıdır. Örneğin eğer mürekkep balıkları gibi omurgasızlar, evrimcilerin iddia ettikleri gibi balıklara evrimleşmişse, çok sayıda "yarı balık" ve "yarı mürekkep balığı" canlı yaşamış olmalıdır. Ve bunların izleri fosil kayıtlarında sürekli karşımıza çıkmalıdır. Ancak Darwin'den bu yana, dünyanın dört bir yanı alt üst edilmiş, sayısız fosil ortaya çıkarılmış ama bir tane bile ara form fosili bulunmamıştır. 95 milyon yıllık mürekkep balığı fosilinin de gösterdiği gibi, mürekkep balıkları hep mürekkep balığı olarak var olmuştur. |
Vatoz Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Diğer tüm balıklar gibi vatozlar da her zaman vatoz olarak var olmuşlardır. Darwinistlerin varsayımları, iddiaları, tezleri bilimsel bir değer taşımamaktadır. Çünkü fosil bulguları başta olmak üzere tüm bilimsel veriler Darwinizm'i yalanlamaktadır. Darwinistlerin teorilerini ayakta tutmak için başvurdukları sahtekarlıkların, çarpıtmaların ve propaganda yöntemlerinin de bir anlamı kalmamıştır. Çünkü resimdeki 95 milyon yıllık vatoz fosilinin de gösterdiği gibi, canlılar "Biz evrim geçirmedik, yaratıldık." demektedir ve bu gerçeğin örtbas edilmesi imkansızdır. |
Mürekkep Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwin'den bu yana sahtekarlıklar ve çarpıtmalarla ayakta tutulmaya çalışılan evrim teorisi, 21. yüzyılın bilimi karşısında yenilgiye uğramıştır. Evrimi yerle bir eden en önemli bulgulardan biri ise, yaklaşık 250 bin türe ait yüz milyonlarca fosildir. Bu fosillerin her biri, canlıların bugün sahip oldukları özelliklerle birdenbire ortaya çıktıklarını ve milyonlarca yıl boyunca en küçük bir değişikliğe dahi uğramadıklarını açığa çıkarmıştır. Söz konusu fosillerden biri de 95 milyon yaşındaki mürekkep balığı fosilidir. 95 milyon yıldır aynı olan mürekkep balıklarının gösterdiği bilgi açıktır: Canlılık evrim geçirmemiş, yaratılmıştır. |
Mantis Istakozu Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Karbonifer döneminden (354 - 290 milyon yıl) beri hiç değişmeden varlıklarını devam ettiren mantis ıstakozları, Darwinizm'i geçersiz kılan canlılardan biridir. Bir canlının yaklaşık 300 milyon yıl boyunca hiç değişmemesi evrimci yorumlarla açıklanabilecek bir durum değildir. Resimdeki mantis ıstakozu fosili ise 95 milyon yaşındadır ve hem 300 milyon yıl önce yaşamış hem de günümüzde yaşayan mantis ıstakozlarının tamamen aynısıdır. |
Balon Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Yaklaşık 150 yıldır yapılan kazı çalışmalarında elde edilen tüm balon balığı fosilleri, günümüzde yaşayan balon balıklarıyla her yönden aynıdır. Eğer evrimcilerin iddiaları doğru olsaydı, yarı gelişmiş, pek çok canlı fosilinin de bulunması gerekirdi. Ama böyle bir fosil hiç bulunamamıştır, çünkü böyle ara bir canlı hiç yaşamamıştır. Resimdeki 95 milyon yıllık fosil de, balon balıklarının hep balon balığı olarak var olduğunun delilidir. |
Işıldak Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bundan milyonlarca yıl önce yaşamış olan ışıldak balıklarıyla günümüzdeki örnekleri arasında hiçbir fark bulunmaması, evrim teorisi için yıkıcı bir darbedir. Resimde görülen ve Kretase dönemine (144 65 milyon yıl) ait olan bu ışıldak balığı fosili de, evrim teorisinin doğa tarihi hakkındaki iddialarının hiçbir geçerliliği olmadığını göstermektedir. Çünkü fosil kayıtlarına göre, canlı türleri birbirinden bağımsız olarak, aralarında atatorun ilişkisi olmadan yeryüzünde birdenbire ortaya çıkmışlardır. On milyonlarca yıl önce ortaya çıkan ışıldak balığının hiçbir değişime uğramadan, bugüne kadar gelmiş olması da bu gerçeği tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. |
Mantis Istakozu Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bugüne kadar yapılan araştırmalar mantis ıstakozlarının sözde evrimsel atası olan tek bir canlı dahi ortaya koyamamıştır. Mantis ıstakozlarının evrimsel bir süreçle meydana geldiğini gösteren hiçbir bulgu yoktur. Elde edilen her fosil, mantis ıstakozlarının hep mantis ıstakozu olarak yaşadıklarını ve milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediklerini göstermektedir. Bu fosillerden biri de resimdeki 95 milyon yıllık mantis ıstakozu fosilidir. |
Balon Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Dergilerde, gazetelerde, televizyonlarda gördüğünüz ve izlediğiniz evrim yanlısı haberlerin ve programların nedeni, Darwinizm'in bilimsel bir görüş olması değil, ideolojik kaygılarla savunulmaya çalışılmasıdır. Darwinizm, materyalizm ve ateizmin sözde bilimsel temelidir. Darwinizm'in geçersizliğini kabul eden bir kişinin, materyalizmi ve ateizmi savunacak gücü kalmaz. Bu nedenle tüm bilimsel bulgular ve deliller evrimin aleyhinde de olsa, bu gerçekler göz ardı edilir, yalanlar ve çarpıtmalarla Darwinizm savunulur. Evrimcilerin ısrarla görmek istemedikleri bulgulardan biri de, sayısı milyonları aşmış, Yaratılış'ın açık birer delili olan fosillerdir. Resimdeki 95 milyon yıllık balon balığı gibi sayısız fosil, canlıların evrim geçirmediğini, hepsini Allah'ın yarattığını söylemektedir. |
Vatoz Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bilim, evrimcilerin canlılığın kökenine dair iddialarının hezeyandan öteye gitmediğini, evrimin somut bulgular karşısında çöktüğünü ispatlamıştır. Evrim teorisini çökerten sayısız bulgudan biri, hayali ara geçiş formlarının fosil kayıtlarında olmayışıdır. Elde edilen her fosil, tüm canlı türlerinin eksiksiz olarak tüm özellikleriyle var olduğunu ve değişmediğini göstermektedir. Resimde görülen 95 milyon yıllık vatoz da bu örneklerden bir tanesidir. Bu fosilin, günümüz vatozlarıyla arasında hiçbir fark yoktur, fosil kayıtlarında ilk kez belirdiğinden beri tüm vatozlar birbirleriyle birebir aynıdır. |
Balon Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Kimi zaman fosil kayıtlarında farklı bir canlı türüne ait özellikler taşıyan canlıların izlerine de rastlanmaktadır. Bu bulguları ön yargılarıyla yorumlayan Darwinistler, teorilerine delil buldukları iddiasıyla ortaya çıkarlar. Ancak bu büyük bir yanılgıdır. Çünkü bir canlı grubunun diğer canlı grubuna ait özellikler barındırması, bir ara form özelliği değildir. Örneğin Avustralya'da yaşayan Platypus, bir memeli olmasına rağmen sürüngenler gibi yumurtlayarak çoğalır. Ayrıca kuşlara benzer bir gagası bulunur. Bilim adamları Platypus gibi canlılara "mozaik canlı" ismini verirler. Mozaik canlıların ara form sayılamayacağı, önde gelen evrimciler tarafından da kabul edilmektedir. Darwinistler mozaik canlıları öne sürerek çarpıtmalarda bulunacaklarına, canlıların ufak değişimlerle birbirlerinden türediklerini ispatlayabilecekleri somut bir delil ortaya koymalıdırlar. Hemen belirtelim ki, böyle bir delili hiçbir zaman ortaya koyamayacaklardır, çünkü böyle bir süreç hiçbir zaman yaşanmamıştır. |
Çamur Balığı Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi Evrim teorisi bilimsel delillere dayalı olmayan, uydurma senaryolar ve propaganda yöntemleriyle ayakta tutulan bir teori olduğu için, bu hayali teoriyi destekleyen bir fosil bulmak imkansızdır. Darwinistler hayali bir doğa tarihi yazmış, fosillerin de bu tarihe uymasını istemişlerdir. Oysa bunun tam aksi gerçekleşmekte, her yeni bulunan fosil evrim teorisini biraz daha açmaza sokmaktadır. Resimde görülen çamur balığı fosili 50 milyon yıl öncesine aittir. Canlının sivri dişleri herhangi bir bozulmaya uğramadan korunmuş ve balığın iskelet yapısının günümüzdeki çamur balıklarıyla hiçbir farklılığı olmadığı anlaşılmıştır. |
Coelacanth Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinistler, yıllarca denizden karaya geçişin sözde delili olarak gösterdikleri Coelacanth'ın, 1938'de ilk defa canlı olarak yakalanmasıyla büyük hayal kırıklığına uğradılar. Sonraki yıllarda hepsi canlı yaklaşık 200 tane Coelacanth ele geçirildi. 1987 yılında Max Planck Enstitüsü'nden profesör Hans Fricke, 'Geo' adındaki denizaltıyla, Afrika'nın doğusunda yer alan Komor Adaları çevresinde 200 metre kadar derinliğe inerek bu canlıları doğal ortamlarında gözlemledi. Gördü ki, kemikli yüzgeçler, tetrapodlarda (dört ayaklı kara canlılarında) yürüme görevi gören uzantılarla hiçbir işlevsel bağlantı göstermiyordu. Focus dergisinde bu araştırmanın sonuçları şöyle aktarılmaktadır: "Esnek yüzgeçlerinin, dört ayaklı kara omurgalılarınınkine benzer bir işlevi yoktu. Bunlar, hayvanın baş aşağı ve geri geri de dahil olmak üzere, her yöne yüzmesini sağlıyordu." (Focus, Nisan 2003) Coelacanth 400 milyon yıldır değişmeyen yapısıyla evrimcileri çok zor durumda bırakmıştır. Üstelik Coelacanthların hiçbir değişim yaşamadığı 400 milyon yıllık dönemdeki kıta hareketleri düşünüldüğünde evrimcilerin tamamen çaresiz kaldıkları görülür. Dahası Coelacanth, evrim teorisinin hayali bir geçişle birbirine bağladığı deniz ve kara canlıları arasındaki derin uçurumu da ortaya çıkarmaktadır. Profesör Keith S. Thomson'un The Story of the Coelacanth (Coelacanth'ın Hikayesi) ismini taşıyan kitabında şu bilgiler aktarılmaktadır: "Örneğin, bilinen en eski Coelacanth da, kesinlikle aynı biçimde bir rostral organa (kafatasının içinde bulunan peltemsi bir maddeyle dolu kese ve ona bağlı altı tüp, zoologlarca rostral organ olarak adlandırılıyor), özel bir kafatası eklemine, içi boş bir sırt ipine (notokord) ve az sayıda dişe sahipti. Tüm bunlar, grubun Devoniyen dönemden beri (yaklaşık 400 milyon yıldır) hemen hemen hiç değişmediğini gösterdiği gibi, fosil kayıtları arasında büyük bir boşluğun olduğunu da gösteriyor. Çünkü, Coelacanthların hepsinde görülen ortak özelliklerin ortaya çıkışını gösteren ata fosiller zincirine sahip değiliz." (Keith Stewart Thomson, Living Fossil: The Story of the Coelacanth, New York: W.W. Norton & Company, Inc., 1991, p. 79) |
Vatoz Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Resimde görülen 95 milyon yıllık vatoz fosili, yeryüzündeki canlıların var oldukları andan itibaren hiçbir değişikliğe uğramadıklarını ortaya koymakta ve Darwinistlerin "Fosiller evrim teorisini destekler" teorisini çökerten delillerden biri olarak tarihe geçmektedir. Evrimcilerin bu hayali iddialarının geçersizliğini ortaya koyan sayısız bilimsel kitap ve makale vardır. Fosillerin Darwin'in hayal ettiği "türler arası ara form"ları ortaya çıkarmadığı, aksine yeryüzündeki farklı canlı gruplarının fosil kayıtlarında kendilerine özgü yapılarıyla bir anda ortaya çıktıkları, bugün evrimci paleontologların önemli bir bölümü de dahil olmak üzere, pek çok bilim adamı tarafından kabul edilmektedir. Örneğin Niles Eldredge, fosil kayıtlarında ara geçiş formlarının bulunmayışının ve durağanlık (canlıların hiç değişmediği gerçeği) konusunun evrimci paleontologlar tarafından çok iyi bilindiğini, ancak görmezden gelindiğini şöyle itiraf etmektedir: "Görünen o ki, her yeni jenerasyon fosillerdeki evrimsel değişimin örneklerini belgelemek için sabırsızlanan birkaç yeni paleontolog ortaya çıkarıyor. Aranan değişiklikler elbette ki her zaman kademe kademe ilerleyen cinsten oldu. Bu paleontologların çabaları çoğunlukla karşılıksız kalmakla beraber, fosiller beklenen özellikleri göstermek yerine her zaman değişmezlik gösterdi... Bu (fosillerdeki) olağanüstü tutuculuk, evrimsel değişimi bulmaya can atan paleontologlara hiçbir evrim yokmuş gibi göründü. Kademeli evrim yerine tutucu bir kalıcılığı belgeleyen çalışmalar, başarısızlık olarak nitelendirildi ve çoğunlukla yayınlanmadı. Paleontologların çoğu değişmezliğin, durağanlık olarak isimlendirilen değişim eksikliğinin farkındaydı..." (Niles Eldredge, Evolutionary Tempos and Modes: A Paleontological Perspective," in the collection What Darwin Began: Modern Darwinian and NonDarwinian Perspectives on Evolution (Godfrey, ed, 1985)) |
Keman Vatozu Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Fosil biliminin yıllardır ortaya koyduğu sayısız delil, canlıların evrim geçirmediğini tasdik etmektedir. Resimdeki fosil de evrimcilerin görmezden geldikleri bu delillerden bir tanesidir. Görünümü nedeniyle keman vatozu ismini alan 95 milyon yıllık bu fosil, iskelet yapısını büyük ölçüde muhafaza etmiştir. Fosilde, balığın baş ve yüzgeç bölümleri tüm detaylarıyla seçilmektedir. Günümüz keman vatozlarından farksız olan bu fosil karşısında, evrimciler bir açıklamada bulunamaz, bir delil ortaya koyamazlar. Tek yapabildikleri demagoji yöntemiyle, insanları aldatmak, onların gözlerini boyamaya çalışmaktır. |
Balon Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Darwinist yayınlarda, neredeyse hiçbir zaman somut bilimsel delillere dayalı bir anlatım yoktur. Evrim teorisinin temel açmazları birkaç cümle ile geçiştirilir, öte yandan doğa tarihi konusunda pek çok masalsı senaryo yazılır. Evrimciler, sürekli olarak tüm canlılığın kademe kademe birbirinden evrimleşerek geliştiğini iddia ederler, ama delil talep edildiğinde derin bir sessizliğe gömülürler. Örneğin, "Denizler kuruduğu için karaya çıkmak zorunda kalan balıkların sözde nasıl sürüngene dönüştüğünü" uzun uzun anlatan bir evrimciye, bu iddiasını delilendirecek herhangi bir fosil örneği olup olmadığını sorsanız, bu sorunuza hiçbir cevap alamazsınız. Çünkü Darwinistler 150 yılı aşkın zamandır, ara türlerin fosillerini aramalarına rağmen tek bir örnek dahi bulamamışlardır. Buldukları tüm fosiller, canlılığın birdenbire ortaya çıktığını yani yaratıldığını, hiç değişikliğe uğramadığını, yani evrim geçirmediğini göstermektedir. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi "Türlerin birbirlerinden evrimleştikleri" şeklindeki iddialarını her türlü ortamda ısrarla savunan evrimcilerin, fosil kayıtları karşısında yapabilecekleri hiçbir şey yoktur. Çünkü ellerinde tek bir delil dahi bulunmamaktadır. Örneğin resimde gördüğünüz zargana fosili, bu canlıların 95 milyon yıldır hiç değişmediklerinin belgesidir. Belonidae familyasına ait, uzun ve ince vücutlu bu balığın günümüzdeki örneklerinden hiçbir farkı yoktur. |
Balon Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Resimde görülen balon balığı fosili, canlıların evrim geçirmediğinin bir başka delilidir. 95 milyon yıllık bu fosilin iskeleti neredeyse bütün olarak korunmuştur ve iskelet yapısının günümüzde yaşayan balon balıklarınınkinden hiçbir farkı yoktur. Evrimciler ise bu açık gerçeğe gözlerini kapamakta, balıkların omurgasız deniz canlılarından evrimleştikleri şeklinde hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir iddiada bulunmaktadır. Fosil kayıtları evrimin dayanaksız bir iddia olduğunu her seferinde Darwinistlerin yüzüne vurmaktadır. Fosiller, canlıların evrim geçirmediklerini, yaratıldıklarını göstermektedir. |
Mürekkep Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Mürekkep balığı, Cephalopoda (kafadanbacaklılar) sınıfından olan, denizlerde yaşayan bir yumuşakçadır. Resimde 95 milyon yıllık bir mürekkep balığı fosili görülmektedir. Bu fosilin, günümüzdeki örneklerinden en ufak bir farkı yoktur. Fosilde mürekkep balığının derisinin altındaki pigment kesesi tabakası dahi görülmekte, iskelet yapısı günümüzdekilerle birebir benzerlik göstermektedir. Eğer evrimcilerin iddiaları doğru olsaydı, mürekkep balıklarının milyonlarca yıl içinde türlü değişiklikler geçirmeleri ve bu aşamaları gösteren çeşitli fosil örneklerinin de bulunması gerekirdi. Ancak bulunan her fosil, mürekkep balığının milyonlarca yıl boyunca hiç değişmeden varlığını devam ettirdiğini göstermektedir. |
Sardalya Dönem: Mezozoik zaman, Kretase Dönemi Resimde görülen 95 milyon yıllık sardalya balığı fosili, evrim savunucularının hayali iddialarına çok açık bir cevap vermektedir. Bu fosilin, günümüzdeki örnekleriyle arasında hiçbir görünüm farkı olmaması, iskelet ve yüzgeç yapısının tamamen aynı olması, evrimcilerin balıkların evrimi masalını çürütmektedir. Aynı zamanda da tüm canlıları Yüce Allah'ın yarattığını ve canlıların bu zamana kadar hiçbir değişime uğramadıklarını delillendirmektedir. |
Mantis Istakozu ve Yılan Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Bilimsel bilgi ve bulgular göstermektedir ki, yılan balıkları hep yılan balığı, mantis ıstakozları hep mantis ıstakozu olarak var olmuşlardır. Herhangi bir sözde ilkel ataları yoktur. Bir başka canlıdan türememiş, bir başka canlıya dönüşmemişlerdir. Soylarını devam ettirdikleri müddetçe hiçbir ara aşamadan geçmemişlerdir. |
Balon Balığı Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Balon balığı milyonlarca yıldır hiçbir değişime uğramadan varlığını devam ettirmektedir. 95 milyon yıl önce yaşayan balon balıklarıyla, bugün yaşayanların tamamen aynı olması, evrimcilerin asla açıklayamayacakları bir durumdur. Fosillerin gösterdiği gerçek, canlıları Allah'ın yarattığıdır. İngiliz paleontolog Derek W. Ager, evrim teorisini benimsemesine karşın bu gerçeği şöyle kabul eder: "Sorunumuz şudur: Fosil kayıtlarını detaylı olarak incelediğimizde, türler ya da sınıflar seviyesinde olsun, sürekli olarak aynı gerçekle karşılaşırız; kademeli evrimle gelişen değil, aniden yeryüzünde oluşan gruplar görürüz." (Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of the British Geological Association, cilt 87, 1976, s. 133) |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase Dönemi Resimde görülen zargana fosilinin ince gövdesi, iskeleti, kılıç balığına benzer uzun çenesi ve sivri dişleri 95 milyon yıldır en ufak bir değişikliğe uğramamıştır. Fosil kayıtlarında tüm canlı türlerinde görülen bu değişmezlik, "statis" (durağanlık) olarak ifade edilir ve Darwinistlerin en önemli problemlerinden birini oluşturur. Darwinistlerin hiç beklemedikleri bir sorun olarak karşılarına çıkan bu durumu, Harvard Üniversitesi'nden Peter Williamson şöyle özetlemektedir: "Asıl temel problem, morfolojik (görsel ve yapısal) durağanlıktır. Bir teori ancak varsayımları doğrulandığı oranda başarılıdır. Evrimsel süreci en iyi şekilde açıkladığını iddia eden klasik neo Darwinizm, fosil kayıtlarının en şaşırtıcı özelliklerinden biri olan uzun süreli durağanlığı ön görememiştir." (Williamson, Peter G., "Morphological Stasis and Developmental Constraint: Real Problems for NeoDarwinism," Nature, Vol. 294, 19 November 1981, s. 214) |
Keman Vatozu Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Johns Hopkins Üniversitesi'nden S. M. Stanley, "Fosillerin yokluğunda evrim fikrinin haddi aşan bir hipotezden daha fazla bir şeyi temsil edip etmeyeceği şüphelidir." diyerek fosil kayıtlarının evrim teorisi için önemini ortaya koymaktadır. Görüldüğü gibi önde gelen evrimciler de fosil kayıtlarının eksikliğinin evrim teorisi için bir sorun oluşturduğunun farkındadır ve bunu itiraf etmektedir. Resimde görülen 95 milyon yıllık keman vatozu fosili de Prof. Stanley'nin bu itirafını teyit eden örneklerden biridir. (S.M. Stanley, The New Evolutionary Timetable Fossils, Genes and the Origins of Species, Basic Books, Inc., Publishers, New York, 1981, s. 72) |
Uskumru Dönem: Mezozoik zaman, Kretase Dönemi Uskumrular, Scombroidei alt takımına dahil olan, çoğu sürüler halinde yaşayan ve hızlı yüzen canlılardır. Resimdeki 110 milyon yıllık uskumru balığıyla günümüzdeki uskumru balıkları arasında hiçbir farklılık bulunmamaktadır. Bu durum, diğer tüm balıklar, bitkiler, memeliler ve kuşlar için de geçerlidir. Yüz milyonlarca yıllık bitki, memeli ve kuş fosilleri günümüzdeki örnekleriyle tamamen aynı özelliklere sahiptir. |
Zargana Dönem: Mezozoik zaman, Kretase Dönemi Fosil kayıtlarında çok sayıda zargana türüne rastlamak mümkündür. Kayıtlarda yer alan bu zargana türleri günümüzde de canlı olarak görülmektedir ve bu durum canlıların evrim sürecinden geçmediklerini delillendirir. |
Elopidae (Kadın Balığı) Dönem: Mezozoik zaman, Kretase Dönemi Evrimcilerin "canlıların aşamalı olarak geliştikleri ve türlerin de bu şekilde ortaya çıktıkları" yönündeki iddiaları, resimde görülen 95 milyon yıllık kadın balığı fosili tarafından bir kez daha yalanlanmaktadır. Elopidae türü balıklar milyonlarca yıl önce nasıl bir iskelet yapısına sahipse, günümüzdekiler de aynı iskelet yapısına sahiptir. Bunun da anlamı açıktır: Canlılar evrim geçirmemiş, Rabbimiz tarafından yaratılmışlardır. |
Albulidae (Kılçıklı Balık) Dönem: Mezozoik zaman, Kretase Dönemi Resimdeki 95 milyon yıllık kılçıklı balık, Elipoidei (tarpunlar) alt takımında yer alan, Albulidae familyasına dahil bir canlıdır. Günümüzde yaşayan kılçıklı balıkların birebir aynısıdır. Dünyanın dört bir yanında yaklaşık 150 yıldır fosil araştırmaları yapılmaktadır. Bu araştırmaların neticesinde milyonlarca fosil elde edilmiştir. Fakat hiçbir zaman yarı omurgasız yarı balık ya da yarı balık yarı timsah fosili örneği görülmemiştir. Evrimcilerin "ara geçiş fosili" iddiaları, bir hayalden öteye asla gidememiştir. Bulunan her fosil, soyları devam ettiği müddetçe canlıların hiç değişmediklerini ortaya koymuştur. Bunun anlamı ise, canlıları Allah'ın yarattığıdır. |
Testereli Vatoz Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi Günümüzdeki örnekleriyle resimde gördüğünüz 95 milyon yıllık testereli vatoz arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu da evrim teorisini tek başına çıkmaza sokan bir durumdur. Yüce Rabbimiz tüm canlıları ayrı türler olarak yaratmıştır ve bu canlılar yaratıldıkları andan itibaren hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze dek gelmişlerdir. |
Üzerinde bulunduğu taşın her iki yüzeyinde de izi görülen bu fosil, çift parçalı bir fosildir.
Kedi Balığı
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 95 milyon yıl
Bölge: Lübnan
Milyonlarca yıl önce yaşamış olan kedi balıkları, bugün yaşamakta olan kedi balıklarının sahip olduğu tüm özelliklere eksiksiz sahiptir. Nitekim resimde görülen 95 milyon yıllık kedi balığının günümüz kedi balıklarından farksız olması da bu gerçeği teyit etmektedir.
Allah, bütün canlıları olduğu gibi, kedi balıklarını da tam ve noksansız yaratmıştır ve kedi balıkları da diğer canlılar gibi evrim geçirmemiştir.
0 yorum:
Yorum Gönder